Taksim Meydanı ve Çevresi Uluslararası Kentsel Tasarım Yarışması

Taksim 18. yüzyıldan günümüze toplumsal bellekte derin izler bırakmış olaylara ve mekânsal dönüşümlere sahne olmuş bir kent mekanıdır. İstanbul kent kimliğinin bu önemli merkezi yeniden düzenlenirken meydanın kent için ifade ettiği sosyal, kültürel, ekonomik anlam ve kentsel sürdürülebilirlik ilkeleri gözetilmiş, meydan ve çevresinin kültür, turizm ve rekreasyon alanı olarak sahip olduğu potansiyeller değerlendirilmiştir. Taksim Meydanı Prost planı ve Pervititch haritalarındaki mekânsal izler yorumlanarak bugünün beklentilerini karşılamak üzere geleceğin vizyonuyla tasarlanmıştır. Bu proje ile yıllar içinde yapılan çeşitli müdahalelerle bir yaşam alanı olmaktan çıkıp bir geçiş alanına dönüşerek kimliksizleşen meydanın, yeniden kentin ve ülkenin belleği, gece – gündüz yaşayan ‘herkesin ve her şeyin meydanı’ olması hedeflenmektedir.

Kent Sahnesi olarak Taksim Meydanı

Proje kapsamında meydanın kentle, mevcut çevresel dokuyla ilişkisi fiziksel ve görsel olarak irdelenmekte, meydan seyredilen ve yaşanan bir kent sahnesi olarak tanımlanmaktadır. Mekânsal deneyimin bellekle, hareketin vektörel yönüyle ilişkisi etüd edilerek Cumhuriyet Caddesi, Talimhane, İnönü Caddesi, Mete Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı, Sıraselviler, İstiklal Caddesi meydan yaklaşımları düzenlenmiş, meydanı çevreleyen ve kimliklendiren -Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi, Güney Bloğu Apartmanları, Aya Triada Kilisesi, Taksim Maksemi, Taksim Cami ve Taksim Cumhuriyet Anıtı- landmarklarıyla Taksim Meydanı’nın mekânsal ilişkisi yeniden yorumlanmıştır.

 

Yapılan peyzaj düzenlemesiyle Taksim Meydanı ağaç varlığı arttırılmış, çeperlerde ve meydan yaklaşımlarında hareketi ve mekanın kullanımını organize eden köklü yüksek dizi ağaçlar –çınar-önerilmiştir. Cumhuriyet’in ve Taksim Meydanı’nın simgelerinden Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın meydanın tüm yaklaşımlarından görülmesine dikkat edilmiştir. Taksim Cami, Aya Triada Kilisesi, Güney Bloğu Apartmanları, Atatürk Kültür Merkezi ve Gezi Parkı meydanı tanımlayan ve sınır oluşturan unsurlar olarak ele alınmış, zemin ve cephe ilişkileri düzenlenmiştir. Meydan konser, festival, sergi, kutlama gibi farklı kullanımlar için ihtiyaç duyulan alt yapıyla donatılmış, ağaçların altında kafeler, gazete, çiçek kioskları, oturma alanları tasarlanmıştır. Meydanın Tarlabaşı Bulvarı girişinde zeminde oluşturulan kademelerle kay kay pistleri, kuru havuzlar, seyir bankları oluşturulmuştur. Taksim’e ismini veren Taksim Maksemi eski kaskatlı sularına kavuşturulmuş, meydanın Atatürk Kültür Merkezi ile buluştuğu eşikte tasarlanan yansıma havuzuyla kültür merkezinin mekanın belleğindeki yerine vurgu yapılmıştır. Havuz, geceleri yapılacak su ve ışık gösterileriyle meydana renk katacaktır.

Taksim Meydanı Yaklaşımları – Yol kararları

Taksim Meydanı yayalaştırma çalışmaları kapsamında 2013 yılında kullanıma açılan yeraltı araç yolu, meydanın kullanımına yönelik önemli bir katkı sağlamadığı gibi mekanı ölçeksizleştirmiş, hareketten ve programdan arındırılmış bölge ıssızlaşarak özellikle akşam saatlerinde kullanıcıları için tekinsiz hale gelmiştir. Yeraltı –araç- geçidi Cumhuriyet Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı’nın yol karakterini bozmuş, Haliç’e kadar uzanan bulvarın yaya sirkülasyonunu ve Taksim Camii’nin meydanla kurduğu ilişkiyi sorunlu hale getirmiştir.


Proje kapsamında yeraltı araç dolaşım güzergahının yer üstüne alınması önerilmektedir. İki yanındaki ağaçlıklı yaya yollarıyla mevcut dokuyla ilişkilenen, gidiş – geliş olarak düzenlenmiş bu araç yolu ile meydan ve çevresinin sınırlarının tanımlanması, Cumhuriyet Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı ve İnönü Caddesi’nin kimliklendirilmesi, bu arterlerin Taksim Meydanı yaklaşımlarının vurgulanması, Tarlabaşı Bulvarı yaya sirkülasyonunun rahatlatılması ve önerilen programlarla meydanın canlandırılması amaçlanmaktadır. Alınan yol kararı zemine müdahale imkanı vermiş, yolun iki tarafına dikimi önerilen köklü yüksek –çınar- ağaçlarla Harbiye’den itibaren Cumhuriyet Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı boyunca yayaların ağaçlar altında yürüyerek meydana ulaştıkları, araçların da meydanın çeperinde bu harekete eşlik ettikleri bir yol karakteri oluşturulmuştur. Mete Caddesi, Sıraselviler ve İnönü Caddesi için de aynı yol karakteri önerilmiştir.


Mete Caddesi paralelindeki Kütüphane çıkmazının Taşkışla, Atatürk Kitaplığı ve AKM’yi birbirine bağlayan bir kültür sokağı olarak düzenlenmesi önerilmekte, Mete Caddesi’nin şerit sayısı düşürülerek trafiğinin yavaşlatılması ve genişleyen yaya yollarıyla Gezi Parkı ve parka cephe veren bloklar boyunca keyifli bir yaya sirkülasyonu sağlanması hedeflenmektedir. Genişleyen yaya yolunun hem Mete Caddesi hem de Kültür Sokağı’na cephe veren bu blokların zemin katlarında açık alan kullanımına imkan vererek buralarda kafe, restoran gibi iki sokağı birbirine ve parka bağlayacak sosyal mekanların kullanımını mümkün kılacağı düşünülmektedir.

Taksim Bellek Müzesi

 

Mekanın belleği geçmişe ait pek çok iz taşır. Geçmişi bilmek yeniden canlandırmak için değil, geleceği tasarlarken kaybolmamak, kim olduğunu hatırlamak için önemlidir. Taksim yalnızca İstanbul’un değil Türkiye tarihinin de önemli bir parçasıdır. Bu itibarla araç yolunun yer üstüne alınmasıyla işlevsizleşen Cumhuriyet Caddesi yeraltı araç yolu yeni bir yapısal ve mekânsal düzenlemeyle Taksim –Bellek- Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Bu müzede -mezarlıkların sessizliğine suyuyla hayat veren Maksem’den Taksim Stadı’na, yıkılarak bir kent parkına dönüştürülen kışlaya, 1 Mayıs olaylarından Gezi direnişine kadar uzanan- mekanın tarihi interaktif bir anlatımla sergilenecektir. Taksim Meydanı günlük etkinliklerin odağıyken meydanın altı mekanın belleğini muhafaza etmektedir. Müze, sergi, konferans gibi çeşitli etkinliklerle insanların kullanımına açılan bu negatif mekan meydanın kullanımına katkı koyan yeni bir landmarktır. Meydanla, feniküler hattı, metro ve metro çıkışlarıyla ilişkilendirilen müzenin girişi Prost planıyla uyumlu olarak Gezi Parkı’nın Cumhuriyet Caddesi yönünden Taksim Meydanı’na yönelen köşesindedir. Müzenin tavanında yer alan pencereler meydanla müze arasındaki görsel bağı kuvvetlendirir

Gezi Parkı

 

Park Maçka’dan Taksim’e uzanan kent yeşilinin Taksim Meydanı ile buluştuğu noktadır. 1937 tarihli nazım planda Prost Taksim Kışlası’nın yıkılmasıyla ortaya çıkan büyük alanda, Taksim Meydanı’na açılan bir teras ve bunun devamında bir gezi parkı (esplanad) düzenlemiştir. Parkın girişindeki basamaklar ve bu basamaklarla yükseltilmiş olan geniş teras, hem meydanda yapılacak olan törenleri izlemeye yönelik olarak hem de parka anıtsal bir giriş oluşturacak biçimde tasarlanmıştır. Girişin iki yanında rampalar yer alır. Önerilen projede parkın Taksim Meydanı bağlantısı Prost’un planına göre düzenlenmiştir. Parkın girişi hem parka açılan bir teras hem de konser, miting gibi meydandaki çeşitli etkinliklerde kullanılacak sahnedir. Topçu Kışlası’nın mekânsal izi parkı çepeçevre saran sık ve yüksek ağaçlarla bellekteki yerini alırken aynı zamanda Taksim Meydanı’nı mekânsal olarak tanımlar. Parkın üst –giriş- kotu esplanad biçiminde geometrik olarak düzenlenmiş bir gezi, panorama terası ve etkinlik alanıdır. Kafelerin, açık hava kütüphanelerinin, satranç, masa tenisi, çocuk oyun alanlarının açık sergilerin yer aldığı esplanad merdiven ve rampalarla Cumhuriyet Caddesi’ni Mete Caddesi’ne bağlar.


Parkın çökük -alt –mekanı buradaki mevcut ağaçlar taşınarak çim peyzajıyla çeşitli etkinliklerin yapılacağı bir kent çayırına dönüştürülmüştür. Yaz geceleri açık hava sinema gösterimlerinin yapılacağı, konserlerin verileceği, sergi ve panayırların düzenlenip, çocukların top koşturup oynayacakları, kışın buz pistine dönüşecek bu çayır, yıkılana kadar avlusunda futbol maçları oynanıp, konserler verilen kışlanın Taksim Stadı diye anıldığı günlere bir göndermedir. Parkın sonunda yer alan Taksim Bahçesi, 1910 yılından bugüne ulaşabilmiş bir kent yeşilidir. 19.yüzyılda yapılaşmaya başlayan bölgenin konut alanları için tasarlanmış bu park, Prost’un planında Gezi Parkı peyzaj karakterinin dışında tutularak orijinal haline göre, kıvrımlı yollarla, serbest düzende tasarlanmıştır. Bu proje de aynı yaklaşım benimsenerek Taksim Bahçesi için mevcut ağaç varlığı korunarak organik bir peyzaj dili önerilmektedir. 1949’da Harbiye’den gelen yeşil aksı ve yayayı Taksim Bahçesi’ne bağlamak üzere inşa edilmiş yaya köprüsü proje kapsamında bir yeşil ulaşım ve manzara koridoru olarak değerlendirilmiş, köprünün parkla bağlantı rampaları yeniden düzenlenmiştir.

PROJE KÜNYESİ
 

Proje Yeri :   İstanbul Taksim
Proje Yılı : 2020
Proje Türü  : Uluslararası Kentsel Tasarım Yarışması
Ödül  : Eşdeğer Ödül
İşveren                                : İstanbul Büyükşehir Belediyesi
     
Tasarım                             : Bünyamin Derman / Y. Mimar
Dilek Derman / Mimar
Mehmet Kadıoğlu / Şehir Plancısı
Redife Kolçak / Peyzaj Mimarı
     
Proje Ekibi  : Berk Özdemir / Y. Mimar, İsmail Hakkı Tunçay / Mimar,
Hasan Öğüt / Mimar, İdil Derman / Öğrenci, 
Can Derman / Öğrenci
     
Sergi Tasarımı                                 : Yeşim Demir / Grafik Tasarımcısı
Britta Nagel / Müze ve Sergi Tasarımcısı
     
Mekanik : Serhan Çaycılar / Makina Mühendisi
Statik : Yusuf Tımbır / İnşaat Mühendisi
Elektrik : Selahattin Özdeniz / Elektrik Mühendisi
İç Mimari ve Endüstriyel Tasarım : Tanju Özelgin / Endüstriyel Tasarımcı
Heykel : Günnur Özsoy / Sanatçı
Altyapı  : Semih Altın / Çevre Mühendisi
Aydınlatma Danışmanı : Mustafa Akkaya
     
Akustik Danışmanı   : Prof. Dr. Gülay Zorer Gedik
Prof. Dr. Neşe Yüğrük Akdağ
     
Yangın Danışmanı : Sibel Sarıkaya / Mimar
Restorasyon : Prof. Dr. Nur Urfalıoğlu / Y. Mimar
Sürdürülebilirlik Danışmanı : Emre Ilıcalı / İnşaat Mühendisi